Ticaret Şirketlerinin Bölünmesi Ve Alacaklıların Korunması
Şirketler zaman zaman kendi gelişim ve devinimlerini sürdürmek veya ticaret hayatı içerisindeki çeşitli ihtiyaçları sebebiyle; yapısal değişiklikler yapmak zorunda olabilirler. Örnek olarak birlikte daha güçlü bir şekilde hareket etmek isteyen farklı bir şirket ile birleşebilir, yönetimini kolaylaştırmak amacıyla bölünebilir veya türünü değiştirerek farklı kapılar açabilir. Bu makalemizde sermaye şirketlerinin bölünmesinde alacaklıların korunması konusunu işleyeceğiz.
Şirketlerin bölünme yoluna gitmesi; ekonomik anlamda sıkıntıların giderilmesi amacıyla olabileceği gibi, şirket içerisinde yönetimin kolaylaştırılması veya holdingleşme amacıyla da gerçekleştirilmesi gibi amaçlar da taşıyabilir. Pratikte farklı amaçlarla bu yola başvurulması sıkça karşımıza çıkmaktadır.
2. HUKUKİ ANLAMDA BÖLÜNME KAVRAMI
Türk Ticaret Kanunu 159. Maddeye göre bir şirket tam veya kısmen bölünebilir. Söz konusu işlem ile bölünen şirketin malvarlıklarının tamamı veya bir kısmı ayrılır; söz konusu mal varlığına ilişkin olan haklar kendiliğinden ve başka işleme gerek kalmaksızın diğer şirketlere devrolunur.[1] Bölünen şirket ortakları bölünen/devrolunan şirketteki haklarına karşılık, devralan şirket üzerinde pay sahibi olur.[2]
Türk Ticaret kanunu bölünebilecek şirketler açısından bir sınırlama getirmiştir. TTK md.160 hükmüne göre Sermaye şirketleri ve kooperatifler, yine sermaye ve şirketlerine ve kooperatiflere bölünebileceklerdir. Örneğin, bir anonim şirket, bir limited şirkete ve kooperatife bölünebilir. Ayrıca; bir kooperatif şirketin de bir anonim şirkete ve/veya limited şirkete bölünmesine engel yoktur.[3]
Kanuna göre şahıs şirketlerinin bölünmesi mümkün değildir, ayrıca bir sermaye şirketi bölünerek şahıs şirketi halini de alamaz.[4] Ancak şahıs şirketi ilk önce tür değiştirerek sermaye şirketi halini alıp, bu işlemden sonra bölünmesi olanaklıdır.
3. BÖLÜNME TÜRLERİ
Türk ticaret kanunu, bir şirketin tam veya kısmi bölünme şeklinde iki farklı bölünme şekli öngörmüştür. Buna karşın doktrinde, bunların haricinde simetrik bölünme ve asitmetrik bölünme şeklinde bölünme türlerinin de varlığına yer verilmektedir.[5]
3.1. Tam Bölünme
Tam bölünme, bölünecek şirketin tüm mal varlığının bölümlere ayrılarak farklı şirketlere devrolunmasıdır. Tam bölünmede, bölünen şirketin ortakları, devronulan şirketlerde pay ve hak sahibi olurlar. Tam bölünüp devrolunan şirketin ticari hayatı sona erer. Bu durumun en tabii sonucu olarak da şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir.[6]
3.2. Kısmi Bölünme
Kısmi bölünme, bir şirketin mal varlığının bir kısmının; diğer şirketlere devrolunmasıdır. Kısmi bölünmede bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını veya haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.[7]
Bu bölünme stilinde devrolunan şirketin mal varlığının bir kısmı hala korunduğundan yani tamamı devredilmediğinden şirketin ticaret sicil defterinden silinmesi işlemi yapılmaz. Bölünen şirket, kalan malvarlığı ile ticari hayatına devam eder.
Son olarak belirmemiz gerekir ki, uygulamada kısmi bölünmenin iki farklı şekilde gerçekleştiğini görmemiz mümkündür. Bunlardan biri devralma yoluyla bölünmedir, burada şirketin bölünen mal varlığını hali hazırda var olan bir şirket devralır. Diğeri ise yavru bir şirket kurulması, yani daha önce var olmayan yeni bir şirketin kurulması yoluyla bölünmedir. Burada ise bölünen şirketin malvarlığının devrolunan kısmı yeni şirketin ayni sermaye unsuru haline gelir.[8]
4. BÖLÜNME İŞLEMLERİ
TTK md. 166 hükmüne göre, bölünme işlemlerinin nasıl gerçekleşeceği bölünen şirketin türüne göre belirlenir. Eğer bölünme hali hazırda var olan şirketler arasında olacaksa bir bölünme sözleşmesi akdedilir, eğer bölünme işlemi yeni kurulacak şirketlere devrolunma şeklinde ise bir bölünme planı hazırlanacaktır.
4.1. Bölünme Sözleşmesi
Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini var olan şirketlere devredecekse, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları tarafından bir bölünme sözleşmesi yapılır.[9] Bölünme sözleşmesi yazılı olarak yapılır. Bölünen şirket dışında, bölünmeye birden fazla şirket katılıyorsa söz konusu sözleşme çok taraflı bir sözleşme olur.[10] Eğer bölünen şirket haricinde bölünmeye katılan bir şirket var ise bu sözleşme iki taraflı olarak akdedilir. Bölünmeye katılan hukuk süjelerinin tamamının onayı gerekmektedir.[11]
4.2. Bölünme Planı
Bir şirket, bölünme yoluyla malvarlığının bölümlerini yeni kurulacak şirketlere devredecekse yönetim organı bölünme planını hazırlar. Bölünme planının yazılı olarak hazırlanması ve genel kurul tarafından onaylanması gerekir.[12]
4.3. Bölünme Sözleşmesinin Ve Bölünme Planının İçeriği
Bölünme sözleşmesinin ve Bölünme planının içeriği Türk Ticaret Kanunu madde 167 hükmünce düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan ayrıntılı düzenleme esasen alacaklının korunması hususunda büyük önem taşımaktadır.[13]
Bölünme planı ve sözleşmesinde yer alması gereken hususlar şunlardır:
- Bölünmeye katılan şirketlerin ticaret unvanları, merkezleri ve türleri,
- Aktif ve pasif malvarlığı konularının devir amacıyla bölümlere ayrılması ve tahsisi; açık tanımlamayla, bu bölümlere ilişkin envanter; taşınmazları, kıymetli evrakı ve maddi olmayan malvarlığını teker teker gösteren liste,
- Payların değişim oranı ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarı ve devreden şirketin ortaklarının, devralan şirketteki ortaklık haklarına ilişkin açıklamalar,
- Devralan şirketin; intifa senedi, oydan yoksun pay ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği haklar,
- Şirket paylarının değişim tarzları,
- Şirket paylarının bilanço kârına hangi tarihten itibaren hak kazanacaklarını ve bu istem hakkının özellikleri,
- Devreden şirketin işlemlerinin hangi tarihten itibaren devralan şirketin hesabına yapılmış kabul edildiği,
- Yönetim organlarının üyelerine, müdürlere, yönetim hakkına sahip kişilere ve denetçilere tanınan özel menfaatler,
- Bölünme sonucu devralan şirketlere geçen iş ilişkilerinin listesi.
4.4. Ara Bilanço Çıkarılması
Bölünmeye katılan şirketler ara bilanço hazırlar. Bu bilançonun tarihi ile bölünme sözleşmesinin onay tarihi arasındaki zamanın altı ayı geçmemiş olması gerekmektedir.[14]
Türk Ticaret Kanunu madde 165 hükmüne göre; son bilançonun çıkarılmasından itibaren, bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiş olduğu takdirde, bir ara bilanço çıkarılması gerekmektedir.[15]
Yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve standartlar ara bilanço için de geçerlidir. Ancak kanunda iki ayrık durum düzenlenmiştir.[16] Bu hükme göre; fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir ve son bilançoda kabul edilmiş bulunan değerlemeler, sadece ticari defterlerdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4.5 Bölünme Dışında Kalan Malvarlığı
Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında tahsisi yapılmayan malvarlığı konuları üzerinde;
- Tam bölünmede, devralan tüm şirketlerin, bölünme sözleşmesi
veya planına göre kendilerine geçen net aktif malvarlığının oranına göre, devralan tüm şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşer.
- Kısmi bölünmede söz konusu malvarlığı, devreden şirkette kalır.[17]
Bu hüküm kıyas yoluyla alacaklara ve maddi olmayan malvarlığı haklarına da uygulanır.[18]
Tam bölünmeye katılan şirketler, bölüme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan müteselsil olarak sorumludur.[19] Kanımca bu hüküm, alacaklıları veya üçüncü kişilerin hakkını koruma amacıyla düşünülmüş ve kanunda yer bulmuştur.
4.6. Bölünme Raporu
Bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme hakkında ayrı veya ortak bir rapor hazırlar.[20] Bölünme raporu, bölünmeye katılacak şirketler tarafından ayrı ayrı hazırlanabileceği gibi, ortak bir çalışma sonucu da hazırlanabilir. Ortak raporun hazırlanması hem masrafların azalmasına hem de raporlar arasındaki içeriklerin uyuşmasına olanak tanır.[21]
Kanımca ortak rapor hazırlanması durumu, üçüncü kişilerin kazanımlarını korumak adına sorunlar doğurabilir, şirketlerin birlikte hareket etmeleri sonucu muvazaalar ortaya çıkabilir. Ancak kanun ortak rapor hazırlama hususuna müsaade etmektedir. Nitekim masrafların azalması ve sürecin hızlanması açısından düşünecek olursak, kazanımı riskinden fazla olacaktır.
4.6.1. Bölünme Raporunun Zorunlu İçeriği
Bölünme raporunda yer alması gereken hususlar kanunda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. TTK md.169/2 hükmüne göre bölünme raporunda yer alması gereken zorunlu unsurlar şunlardır:
- Bölünmenin amacı ve sonuçları,
- Bölünme sözleşmesi veya bölünme planı,
- Payların değişim oranları ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarı, özellikle devreden şirketin ortaklarının devralan şirketteki haklarına ilişkin açıklamalar,
- Değişim oranının saptanmasında, payların değerlemesine ilişkin özellikler,
- Gereğinde, bölünme dolayısıyla ortaklar için doğacak olan ek ödeme yükümlülükleri, diğer kişisel edim yükümlülükleri ve sınırsız sorumluluk,
- Bölünmeye katılan şirketlerin türlerinin farklı olması hâlinde, ortakların yeni tür sebebiyle söz konusu olan yükümlülükleri,
- Bölünmenin işçiler üzerindeki etkileri ile içeriği; varsa sosyal planın içeriği,
- Bölünmenin, bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkileri.
4.6.2. Ortakların İnceleme Hakkı
TTK md. 171/1 hükmüne göre, bölünmeye katılan şirketlerden her biri, genel kurulun kararından iki ay önce, merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunun uygun gördüğü yerlerde;
- Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
- Bölünme raporunu,
- Denetleme raporunu,
- Son üç yılın finansal tabloları ile faaliyet raporlarını ve varsa ara bilançoları,
bölünmeye katılan şirketlerin ortaklarının incelemesine sunmak durumundadır.
Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ölçekli şirketler kanunda öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler. Ortaklar, bölünmeye katılan şirketlerden, birinci fıkrada sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider karşılığı istenemez. (TTK m.171/3)
Kanun koyucu, ortaklara inceleme hakkı vererek; ortakların bölünme konusunda yapılacak oylamada oylarını bilinçli kullanmalarını sağlamayı amaç edinmiştir.[22]
“Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler birinci fıkrada öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler.
Ortaklar, bölünmeye katılan şirketlerden, sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider karşılığı istenemez.
Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, sermaye şirketleri ayrıca internet sitesinde, inceleme yapma haklarına işaret eden bir ilan yayımlarlar.”[23]
Önemli bir husus da şudur; bölünmede öngörülen iki aylık süre birleşmede ve tür değiştirmede öngörülen otuz günlük süreden daha uzundur. Kanun koyucu bu hususta herhangi bir açıklama yapmamıştır. Doktrinde kimi yazarlar tarafından bu husus eleştirilmekte ve bu sürenin gereksiz uzun olduğu savunulmaktadır.[24]
4.6.3. Bölünmeye Katılan Şirketlerin Malvarlıklarındaki Değişiklerin Bölünmeye Etkisi
Türk Ticaret Kanunu madde 172 hükmünce; bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında meydana gelen değişimler TTK md. 150 hükmüne göre kıyasen uygulanır. Buna göre; bölünmeye katılan şirketlerden birinin, aktif veya pasif varlıklarında, bölünme sözleşmesinin imzası tarihiyle bölünme kararının genel kurulda oylanması arasında geçen sürede önemli bir değişiklik meydana geldiyse yönetim organı bu değişikliği diğer şirketlerin yönetim organlarına yazılı olarak bildirmesi gerekir.
Bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları bu değişikliğe göre bölünme işleminin devamına veya bölünme işleminden vazgeçmeye karar verebilirler.
5. ALACAKLILARIN KORUNMASI
5.1. Alacaklıların Korunmasının Önemi
Şirket bölünmelerinin geçerli olabilmesi için, bölünme sürecinde alacaklıların korunması gereklidir. Kanunumuz bu hususu geçerli bir bölünmenin ön şartı olarak düzenlemiştir.[25] Türk Ticaret Kanunu 173. Maddede yer alan bölünme kararına ilişkin hükümlerin; ancak TTK 174. Ve 175. Maddede yer alan alacaklıların korunmasına ilişkin hükümlerin yerine getirilmesiyle geçerli olacağı açıkça belirtilmiştir. Söz konusu hükme göre; bölünme sözleşmesi veya bölünme planı ancak alacaklıların korunmasına ilişkin hükümler yerine getirildikten sonra genel kurul onayına sunulabilecektir.[26]
Kanımca kanun koyucu bu hükmü getirerek, bölünmede alacaklıların çıkarlarını korumayı; yaşanabilecek olası hak kayıplarının önüne geçmeyi amaçlamıştır.
Örneğin tam bölünme durumunda, borçlu olan şirketin malvarlığı tamamen farklı bir şirkete devrolunmakta; asıl borçlu olan şirket ticaret sicilinden silinmektedir. Böyle bir korumanın getirilmemiş olması halinde alacaklıların zararlarının tazmin edilememesi durumu oldukça olasıdır. Keza kısmi bölünmede dahi, asıl şirket ortadan kalkmasa da; malvarlığında azalma gerçekleşmektedir. Bu durum dahi, alacaklıları zarara uğratabilir. Kanun koyucu bu hususa dikkat etmiş ve alacaklıların haklarını söz konusu hükümlerle koruma altına almayı amaçlamıştır.
5.2. Alacaklıların Çağrılması Ve Şekli
Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde[27], tirajı elli binin üstünde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan en az üç gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılırlar.[28]
Söz konusu çağrıya cevap vermek yada vermemek alacaklının kanaatine bırakılmıştır. Talepte bulunmayan alacaklı doğal olarak hakkına ilişkin güvence sağlanması(teminat isteme) hakkını da kaybeder. Ancak alacaklının, bölünen şirketle aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklı alacak hakkı devam eder.
5.3 Alacaklıların Teminat İsteme Hakkı
Kanun koyucu bölünmeye katılan şirketlerin alacaklılar demek suretiyle esasında bölünmeye katılan tüm şirketlerin alacaklılarının haberdar edilmesi gerektiğini belirtmiş olmaktadır. Bunun yanı sıra bölünmeye katılan tüm şirketlerin alacaklıları, alacağına ilişkin teminat isteme hakkına sahip olmaktadır.
Bölünme ile alacaklıların tehlikeye düşmediğinin ispatı halinde teminat sağlama yükümlülüğü ortadan kalkar.[29] Diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması halinde, şirket teminat göstermek yerine borcu ödeme yoluna da gidebilir.[30] Alacaklıların, yalnızca teminat isteme hakkı bulunmaktadır, şirket bölünmesine ilişkin kararın alınmasını engelleme yetkisi bulunmamaktadır.[31] Ancak alacaklılara teminat verilmeden bölünme kararı alınamaz.
Borçlu şirketin teminat göstermekten kaçınması halinde, izlenecek yol için kanun koyucu herhangi bir düzenlemeye yer vermemiştir. Kanımca genel hükümlerden yola çıkarak; icra veya dava yoluna başvurulması gerekir.
5.4. Bölünme Kararı Ve Buna İlişkin Yeter Sayıları
“(1) Yönetim organı, genel kurula birleşme sözleşmesini sunar. Birleşme sözleşmesi genel kurulda;
- a) Bu Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi saklı olmak üzere, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
- b) Bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
- c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla,
- d) Kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka edim yükümlülükleri ya da sınırsız sorumluluk kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da genişletilmişse kooperatife kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin, başka bir şirketi devralması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki nisaba ek olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited şirket tarafından devralınan anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek yükümlülük ve kişisel edim yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut olup da genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(5) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır.
(6) Birleşme sözleşmesinde devrolunan şirketin işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin ayrıca, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış olması zorunludur.”[32]
6. BÖLÜNMENİN SONUÇLARI
6.1 Bölünmenin Genel Anlamda Sonuçları
Ticaret siciline tescille envanterde yer alan bütün aktifler ve pasifler devralan şirketlere geçer.[33] Tam bölünme ile bölünen şirketin ticaret sicilinden terkini, ilgilerin herhangi bir talepte bulunmasına gerek olmaksızın ticaret sicil müdür tarafından re’sen gerçekleştirilir.[34]
6.2. Bölünmeye Katılan Şirketlerin Sorumluluğu
Şirketlerin bölünmesinde alacaklıların hak kaybına uğrama riskinin fazla olması sebebiyle kanun koyucu; bölünme işlemine ilişkin öngördüğü alacaklar için teminat gösterme şartını yeterli görmemiş ve bölünme işleminden sonra borçlu şirketin haricinde bölünmeye katılan diğer şirketleri de ikinci dereceden sorumlu tutmuştur. [35]
Buna rağmen ikinci dereceden sorumlu olacak şirketlerin takip edilebilmeleri için, alacağın teminat altına alınmamış olması veya birinci derecede sorumlu şirketin;
- İflas etmiş,
- Konkordato süresi almış,
- Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş,
- Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya
- Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş olması gerekir.[36]
Alacaklı, birinci derede sorumlu olan şirkete başvurduktan sonra alacağını tahsil edememesi durumunda ikinci dereceden sorumlu olan şirketlere başvuracaktır.
6.1.1. İkinci Dereceden Sorumlu Şirketin Rücu Hakkı
Kendisine borç yüklenen şirketin borcunu ifa etmemesi sebebiyle borcu ifa etmek durumunda kalan ikinci derece sorumlu şirket, ifa ettiği borç miktarı kadar birinci derecede sorumlu şirkete rücu edebilir.[37]
6.3 Bölünmede Ortakların Kişisel Sorumluluğu
Ortakların kişisel sorumluluğu hususunda Türk Ticaret Kanunumuzun 177. Maddesi, TTK madde 158’in kıyasen uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Buna göre;
“Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar birleşme kararının ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
Devrolunan şirketin borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilanı tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilan tarihinden sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden başlar. Bu sınırlama, devralan şirketin borçları dolayısıyla şahsen sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
Kamuya arz edilmiş olan tahvil ve diğer borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar devam eder; meğerki, izahname başka bir düzenleme içersin.”
6.4. İş İlişkilerinin Geçmesi
Bölünme halinde iş ilişkileri devrolunan şirkete geçer ve farklı sorumluluk halleri ortaya çıkar. Söz konusu sorumluluklara ilişkin hükümler Türk Ticaret Kanunu madde 178’de düzenlemiştir.
7. SONUÇ
Ticaret kanunumuz sermaye şirketlerinin bölünmesine ilişkin hususlarda alacaklıların korunması için çeşitli hükümler getirmiştir. Buna karşın hala belirli hususlarda eksikliği göze çarpmaktadır. Örneğin, borçlu şirketin teminat göstermekten kaçınması durumunda izlenilmesi gereken yol belirtilmemiştir veya bölünme kararının şirketin internet sitesinde yayınlanması gerektiğine yer verilmiş ancak şirketin internet sitesinin olmaması durumu işlenmemiştir.
Kanunun getirdiği koruma sistematiğini üç adımda özetleyebiliriz. İlk olarak alacaklıları şirketlerin bölünmesi konusunda haberdar olması gereği, ikinci olarak alacaklıların teminat isteme hakkı ve son olarak borçlu şirketlerin ve şirket ortaklarının sorumluluğuna yer verebiliriz.
Son olarak yapılması gereken bir eleştiri de, alacaklılara karşı ikinci dereceden sorumlu olan diğer şirketlerin sorumluluğuna ilişkin ne zaman yönünde ne de miktar yönünden bir sınırlama getirilmemiştir. Bu durum da taraflar arasındaki hakkaniyeti zedeleme ihtimali taşımaktadır.
[1] PULAŞLI Hasan , Şirketler Hukuku Temel Esaslar, Sf. 94
[2] Türk Ticaret Kanunu md. 159
[3] BİLGİLİ Fatih, DEMİRKAPI Ertan, Şirketler Hukuku, Sf. 94
[4] BİLGİLİ Fatih, DEMİRKAPI Ertan, Şirketler Hukuku, Sf. 95
[5] BİLGİLİ Fatih, DEMİRKAPI Ertan, Şirketler Hukuku, Sf. 96
[6] TTK md. 159/1
[7] TTK md. 159/2
[8] BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf.96
[9] TTK md. 166/1
[10] BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 98
[11] PULAŞLI Sf. 94
[12] TTK md. 166/3
[13] ÇOŞTAN Hülya, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Hükümlerine Göre Anonim Şirketin Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme Yoluyla Yeniden Yapılanmasında Alacaklının Korunması, Doktora Tezi, sf. 61
[14] PULAŞLI Sf. 95
[15] BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 99
[16] TTK md. 165/2
[17]“Kısmi bölünmede bölünme sözleşmesi veya planında yer almayan malvarlığı değerlerinin bölünme kapsamına alınmamış olduğu anlamına geleceği ve bunların devreden şirkette kalacağı, bu nedenle kısmi bölünmeye ilişkin düzenlemeye gerek olmadığına ilişkin olarak bkz. Kendigelen Sf. 153” BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 100
[18] TTK md. 168
[19] TTK md. 168/3
[20] TTK md. 169/3
[21] BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 100
[22] TTK md 171 gerekçesi
[23] TTK md. 171
[24] “Birleşmeden farklılık arz eden ve bu şekilde uzun bir süre öngörülmesinin gereksiz olduğu hususunda bkz. Kendigelen Sf. 153”; BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 102
[25] ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.127
[26] PULAŞLI Sf. 96
[27] Eski Türk Ticaret Kanununda bu Türk Ticaret Sicil Gazetesi haricinde tirajı elli binin üzerinde ve yurt çapında dağıtım yapan en az üç gazete dağıtım zorunluluğu öngörülmüştü. Bu şartın kaldırılması, yeni hüküm işlemi kolaylaştırmış olmakla beraber alacaklılar adına dezavantaj doğurması ihtimali tartışmalıdır.
[28] TTK. Md. 174/1
[29] Hükümde 6635 sayılı kanunla yapılan değişiklik öncesinde bu durumun bir kamu denetçisi raporu ile tespiti gerekiyordu. Ancak mevcut düzenlemede bu ispatın nasıl yapılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
[30] TTK md. 175
[31] BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 104
[32] TTK md. 151
[33] TTK md. 179/4
[34] BİLGİLİ, DEMİRKAPI Sf. 107
[35] TTK md. 176
[36] TTK md. 176
[37] ÇOŞTAN s.241